Arif Kaptan.
Tam adı Arif Bedii Kaptan olan ressam, 1924 yılında Heybeliada Bahriye Mektebi’ni bitirdikten sonra, resme yönelerek Nazmi Ziya Güran’dan özel ders almaya başladı. Bu dönemde bir süre de Güzel Sanatlar Akademisi’ne devam eden sanatçı, asıl mesleği olan askeri mühendisliği 1930 yılına kadar sürdürdüyse de resim tutkusu ağır basınca askerlikten ayrılıp kendini tamamen resme verdi. Nazmi Ziya Güran’dan ders aldığı dönemde hocasının etkisinde kalarak İzlenimci üsluplu peyzajlar gerçekleştirdi. Ali Avni Çelebi ile çalıştığı dönemde ise yapımcı anlayışta eserlere yöneldi. 1947- 1949 yılları arasında Paris’te Andre Lhote’un atölyesinde çalışan ressam, 1957 yılında tekrar Paris’e giderek soyut-lirik yapıtlar üretmeye başladı ve bu üslubuyla Türkiye’deki ilk lirik-soyutlamacı ressamlardan biri oldu. Bu tarz eserlerinde düz bir zemin üzerine belirli aralıklarla çok renkli geometrik ögeler kullandı. 1962’de Türkiye’ye döndükten sonra soyuttan figüratif anlatıma yönelmeye başlayan sanatçı, buruşturulmuş kağıtlar üzerine yapımcı üslupla doğa izlenimlerini yansıttığı yapıtlar gerçekleştirdi.
İlk sergisini 1935 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nde açan sanatçı, Güzel Sanatlar Birliği ve D Grubu’nun sergilerine de katıldı. 1939’da 1.Devlet ve Resim Heykel Sergisi’nde üçüncülük, 17.Sergide ise ikincilik ödülü kazandı. Gazete ve dergilere deneme ve eleştiri yazıları da yazan Arif Kaptan’ın Claude Monet ile Delacroix hakkında yazdığı iki kitabı da vardır. Sanatçının tabloları günümüzde Ankara Devlet Resim Heykel Müzesi ve Milli Kütüphane koleksiyonlarında bulunmaktadır. Ayrıca pek çok özel koleksiyonda da eserleri mevcuttur.